El emeği göz nuru tespihler hakkında bilgi.
TESPİHLER
El emeği göz nuru ile işlenerek, usta ellerden tespih çeken ellere geçen tespihler ince bir ustalığın eseri. Tamamen Osmanlı motiflerine sadık kalarak 1970'li yıllardan bu yana tespihçiliği tek başına devam ettiren Bahri ve Lütfü Usta tespih kültürümüzü devam ettiriyor.
Tespih çekme alışkanlığı, geçmişe oranla eski önemini yitirse de günümüzde gençlerin, koleksiyonerlerin ve meraklılarının hâlâ en büyük gözdelerinden. Temeli dini bir içeriğe dayanan ve Allah'ı zikretmek amacıyla kullanılan tespihler, günümüzde bu işlevlerini korumakla birlikte, zaman içinde erkeğin toplum içindeki yerini gösteren bir aksesuar, stres atma aracı veya el meşgalesi gibi işlevler de kazandı. Değerli malzemelerden, kıymetli taşlardan yapılan ve mücevherlerle işlenen tespihlere en fazla ilgiyi ise koleksiyonerler gösteriyor.
Tespih yapmak, Osmanlı'dan günümüze ulaşan değerli bir sanat aslında. Her şeyin fabrikasyonuna alıştığımız günümüzde bu sanatı yaşatmaya çalışan zanaatkarlar da nadir bulunuyor. Özellikle Ankara'da yalnızca 2-3 atölye faaliyet gösteriyor. Bunlardan birisi de Ulus'ta, Oğultürk Han'da faaliyet gösteren Goldtaş Mücevher Tespihçilik. Tespihçi Bahri ve Lütfü Usta oymalı, altın kakmalı mücevherat taşlarıyla işlemeli her türlü özel sipariş alarak tespih kültürümüzü devam ettiriyor.
“Tespihçilik bir sanat işi”
1970 yılından bu yana tespih yapımı ile uğraşan imalatçı koleksiyoner Bahri Bülbül, bizlere tespih yapımının inceliklerini anlattı. Tespih yapımında kullanılan malzemelerin hayvan grubu, deniz ürünü, fosiller ve bitkiler olmak üzere dört gruba ayrıldığı bilgisini veren Bülbül, hayvan grubunda fildişi, balık dişi, gergedan boynuzu, kaplumbağa kabuğu; deniz ürününde mercan, inci, güssüri; fosillerde sarı kehribar, siyah kehribar, oltu taşı; bitkilerde ise kuka, narçıl, yılan ağacı, öd ağacı, pelesenk, abanoz gibi değerli malzemelerin kullanıldığını söyledi.
Tespih yapımında en kaliteli malzemeleri kullandıklarını ve tamamen el işçiliği üzerine çalıştıklarını belirten Bülbül, tespih yapımının basit bir iş değil, bir sanat işi olduğunu ifade ederek şunları söyledi:
“Tespihçilik bizim için bir ata mesleği. Atalarımız, zamanında birbirinden güzel, birbirinden değerli tespihler imal etmişler. Bizler de onların izinden gidiyor, en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Tespihlerimize sadece yapıp, sattığımız mallar olarak değil, bir sanat eseri gözüyle bakıyoruz. Bundan yıllar sonra bu tespihleri eline alan kişiler sanatımızı hissetsin istiyoruz. Ve insanların çoğunlukla hazıra alıştığı günümüzde, el sanatına yönelik bu değerli meslek ölmesin diye uğraşıyoruz.
“Tamamen el işçiliği yapıyoruz”
Bir tespihin tane, nişane, durak, imame, hatime, çivi gibi tespihin değişik parçalardan yapıldığını ve bir tespihçi ustasının asıl maharetini bu parçaların yapımında gösterdiğini belirten Bülbül, kendi teknikleri ile ilgili olarak şu bilgileri veriyor:
“Tespihlerin üstüne 14, 18, 22 ayarda pırlanta, zümrüt, yakut, safir gibi değerli madenler işliyoruz. Özel sipariş alıyoruz. Sipariş veren müşterilerimiz istedikleri malzemeyi, istedikleri madeni seçebiliyorlar. Sade ve işlemeli tespihler imal ediyor, tamamen el işçiliği yapıyoruz. Osmanlı motiflerine sadık kalarak yaptığımız tespihlerin antika yönü de var. Bazı müşterilerimiz tespihlerimizi koleksiyon olarak kullanılıyor, bazıları ise aksesuar olarak kullanılıyorlar.”
Tespih meraklılarının giderek azaldığını söyleyen Bülbül, müşterilerinin daha çok işadamlarından, akademik çevreden ve bürokratlardan oluştuğunu belirterek, özel merakı olan insanların işlemeli tespihlerle daha çok ilgilendiğini ifade ediyor.
Dinî sözleri tekrarlamak veya elde oyalanmak için kullanılan, türlü maddelerden boncuk biçiminde yapılmış, genellikle 33 veya 99 taneden oluşmuş diziye tespih deniyor. Tespih yapımında çeşitli taşlar, kabuk, kemik, boynuz, bazı hayvanların dişleri, fosiller, camlar ve bazı ağaç türleri kullanılıyor.
Tespih kültürünün gelişimi, Osmanlı'da 17'nci yüzyıldan itibaren izlenebiliyor. 17'nci yüzyılda bir sanat olarak kabul gören, 19'uncu yüzyılda ise en parlak dönemini yaşayan tespihçilik, günümüzde atölyelerde bu işin erbabı olanlarca yürütülüyor.
Tespihin asıl adı “Allah' ı noksan sıfatlardan ve uluhiyete aykırı şeylerden tenzih ve takdis ederim” anlamındaki süpha sözcüğüdür. Tespih çekmekteki amaç ise saf bir kalple hepimizin bir olan çağırmadan duyar, istemeden veren görmezler gören yüce Allah' a yönelmeye çalışmaktır. Bir tespih; tane, müezin, durak, imame, hatime ve çivi gibi değişik parçalardan oluşmaktadır. Türkler için önemli olan bu parçaların yapımında ve uyumunda gösterilen maharet ve inceliktir.
|