çeçenistan
Dudayev'e Selâm
Yüce Allah, Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyor: "O halde, dünya hayatını ahiret hayatı karşılığında satanlar, Allah yolunda çarpışsınlar. Kim Allah yolunda çarpışır sonra öldürülür veya üstün gelirse ona büyük bir ecir vereceğiz." (Nisâ, 4/74)
Dünya hayatı âhiret hayatının kazanılması içindir. Dünya hayatı bir ücret âhiret hayatı ise onun karşılığıdır. Eğer teşbihte hata olmazsa, diyebiliriz ki Allah insanlara bir bakıma dünya hayatını bir tür kredi olarak vermiş sonra o krediyi kullanma konusunda kendilerini hür bırakmıştır. Bazıları bu krediyi insanın sahip olabileceği her şey olarak görüyor ve amacı dışında kullanıyorlar. Tıpkı iş kurması için kendisine kredi verilen birinin bu krediyi içkide, eğlencede zevk ü sefada kullanması gibi. Böyle yapan biri elindeki kredi bittiği halde iş kuramamış olacak, kendisine ikinci kez kredi verilmeyeceğinden dolayı da hayatının kalan kısmını sefalet içinde geçirmeye mahkum olacaktır. Dünya hayatı kredisinin amacı dışında kullanılması bundan daha kötüdür. Çünkü bu kredinin insana sadece bir kere verileceği kesindir. Üstelik önünde bu krediyle kazanılacak ebedi bir hayat var. Kredinin amacı dışında kullanılması durumunda kaybedilecek olan geçici hayat değil ebedi hayattır.
Yüce Allah, dünya hayatı kredisini âhiret hayatını kazanma yolunda en verimli bir şekilde kullanmak isteyenlere kendi yolunda cihad etmelerini öğütlüyor ve: "Dünya hayatını ahiret hayatı karşılığında satanlar, Allah yolunda çarpışsınlar" diyor. Sonra da bu cihadın sonunun iki kapıdan birine çıkacağını ve hâlis niyetle cihad edenlerin her iki durumda da kârlı çıkacaklarını hatırlatarak: "Kim Allah yolunda çarpışır sonra öldürülür veya üstün gelirse ona büyük bir ecir vereceğiz" diye buyuruyor. O halde siz Allah yolunda çarpışın, sonucu Allah'a bırakın. Zaferi verecek olan Allah'tır. Siz ise asla ziyana uğratılmazsınız. Bu yolda öldürüldüğünüz takdirde dünya hayatını bir ücret olarak vermiş karşılığında âhiret hayatını kazanmış olacaksınız. Üstün gelirseniz hem bu dünyada büyük bir nimete kavuşturulmuş hem de Allah katında büyük bir ecri hak etmiş olacaksınız.
Yüce Allah yukarıdaki âyetin devamında şöyle buyuruyor: "Size ne oluyor da, Allah yolunda ve "Ey Rabb'imiz! Halkı zalim olan şu kasabadan bizi çıkar; bize kendi katından bir veli (koruyucu, sahip) gönder, bize kendi katından bir yardımcı gönder" diyen zayıf düşürülmüş erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?" (Nisâ, 4/75) Yüce Allah, burada zulüm altındaki Müslüman kitlelerin bu zulümden kurtarılması için Allah yolunda savaşmayanları tenkid ederken, bazıları kalkıyor bu yolda cihad edenleri "terörist" olarak niteleyebilecek kadar aşırıya gidebiliyorlar. Hatta bu cihadı "puştluk" olarak niteleyecek kadar edepsizleşenler oluyor. Sonra bu hâyâsızlar utanmadan bir de İslâmi kesimden görünmeye çalışıyorlar.
Biz bu gibilerin saldırılarına aldırmayarak Allah yolunda cihad edenleri, "Ey Rabb'imiz! Halkı zalim olan şu kasabadan bizi çıkar; bize kendi katından bir veli (koruyucu, sahip) gönder, bize kendi katından bir yardımcı gönder" diyen zayıf düşürülmüş erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşanları gönülden selâmlıyoruz. Bu yolda şehid olanlara da: "Biz senin şehid olmana üzülmüyoruz. Ama sensiz kaldığımız için kendimize acıyor, senden ayrı kalmamıza üzülüyoruz" diyoruz. Selâm olsun, İslâm topraklarının işgal kirinden kurtarılması ve Müslümanların üzerindeki zulmün son bulması için savaşanlara! Selâm olsun bu yolda canlarını feda eden, dünya hayatlarını âhiret karşılığında satanlara!
|