Beyin göçü hakkında çok geniş bir ekonomi dökümanı.
Kısaltmalar:
GOÜ: Gelişmekte Olan Ülkeler
GÜ: Gelişmiş Ülkeler
Belli bir bilgi birikim düzeyinin, teknik/teknolojik altyapının, kültürel/kurumsal çerçevenin, hammaddelerin ve üretilen ürünlere yeterli talebin varolduğunu varsayalım. Böyle bir ortamda, firmaların veya ülke ekonomisinin rekabet edebilmesi, gelişip büyüyebilmesi, verimliliğini ve kârlılığını arttırabilmesi için gereksinim duyduğu en önemli araç veya üretim girdisi emek, daha somut bir ifadeyle, "emeğinin niteliğidir. Doğal kaynaklar, araç-gereç-makine gibi üretimin fiziksel girdileri ne kadar bol miktarlarda olursa olsunlar, gerekli miktar ve nitelikte işgücü, veya bazılarının dediği gibi "beşeri sermaye", olmadan uzun dönemde rekabet edebilmek çok zor, hatta olanaksızdır.
Bir ülke ekonomisinin büyümesine en büyük katkıyı sağlayan unsurun nitelikli işgücü olduğunun çok iyi bilincinde olan gelişmiş ülkeler, sahip oldukları işgücünün niteliğini arttırmak için sürekli önlemler alır, çaba sarf ederler. Nitelikli emeğe kısa sürede sahip olabilmenin en kolay yolu, göç almaktır. Sıradan işgücünün küresel serbest dolaşımına birçok kısıtlamalar getirilmiş olmasına rağmen, Gelişmiş Ülkeler (GÜ), her yıl on binlerce nitelikli insanın ülkelerine göç etmesine izin vermektedirler. Bu küresel göç nedeniyle gelişmekte olan ülkeler (GOÜ), kıt olan ve çok zor koşullarda yetiştirdikleri, nitelikli işgücünün bir kısmını, asıl ihtiyaç sahibi olan kendileri iken, GÜ'e kaptırmaktadırlar. Böylece, küresel beyin göçünden GÜ kârlı çıkarken, kaybeden taraf GOÜ olmaktadır.
GOÜ'in kaybını göstermek için şöyle bir benzetme yapmak herhalde yanlış olmaz: İki farklı yapıda insan olduğunu varsayalım. Birincisi, güçlü-kuvvetli, oldukça sağlıklı, iyi gelişmiş ve adaleli bir bedene sahip iken, diğeri daha güçsüz ve zayıf, bedenen gelişebilmesi için bazı engelleri olan biri olsun. Bu arada, ikinci ve daha güçsüz olanın, beslenip gelişmesi için en gerekli ama kıt olan kendi besin maddelerini sürekli olarak birinci ve bir anlamda rakibi olan kişiye verdiğini veya vermek zorunda kaldığını varsayalım. Zaman içinde daha güçsüz olan kişinin, rakibin gücüne erişmesi şansı var mıdır? Varsa, bu ne kadar zaman alacaktır? Kıt olan besin maddelerini eğer rakibine vermez, kendi kullanırsa, rakibinin gücüne erişme potansiyeli artar mı? Herhalde bu soruların yanıtları üstünde yorum yapmayı gerektirmeyecek kadar açık ve bellidir.
Beyin göçü, sadece GOÜ'den, GÜ'e doğru bir olgu değildir. Aslında beyin göçü kavramının ilk olarak Britanya Krallık Bilim Akademisi tarafından 1950'li yıllarda ABD ve Kanada'ya göç eden bilim adamlarını tanımlamak amacıyla kullanıldığı söylenir. Ama Britanya adalarından göç dalgası ne ilkti, ne de günümüz küresel beyin göçünü açıklamaya yeterlidir. Bu yazıda, küresel bir olgu olan beyin göçü incelenirken, göçten mağdur oldukları düşünülen GOÜ'in durumuna ağırlık verilecektir.
Küresel beyin göçü genelde GOÜ aleyhine bir seyir izler ama, bu arada GOÜ ekonomilerine bazı olumlu vardır. Örneğin, göç sonrası:
-
Göç veren GOÜ'e yapılan işçi döviz transferleri, kıt olan döviz kaynaklarını arttırır, büyüme için gerekli araç-gerecin ithalat finansmanına katkıda bulunur.
-
Göç veren GOÜ'de işsiz sayısında, dolayısıyla sosyal bakılarda, azalma olur.
-
Bazen, az miktarda da olsa, gidenlerin, daha deneyimli ve bilgili olarak geriye göçü, yani "tersine beyin göçü" olabilir.
Ancak, GOÜ ekonomilerinin küresel göçten gördüğü zarar, olumlu katkılardan daha yüksektir. Çünkü, GOÜ en değerli ve en kıt üretim girdileri olan, zor koşullarda yetişmiş, nitelikli insan gücünün bir kısmını kaybetmektedir.
GÜ arası göç, göç veren ülke açısından da bazı sorunlar içermektedir. Ama bu sorunlar ve hasarları, GOÜ'inkinden çok daha küçük boyutlardadır. Çünkü:
-
GÜ arası göç eden nitelikli emek sayısı, toplam nitelikli işgücünün göreceli olarak daha küçük bir oranı olduğundan, GÜ'in beyin gücü kaybı, GOÜ'in kaybına kıyasla oransal olarak daha küçüktür.
-
GÜ arası beyin göçü genellikle kısa vadeli olmakta ve belli bir süre sonra göç eden kişi daha deneyimli ve bilgili olarak ülkesine dönmektedir.
-
GOÜ'den, GÜ'e sürekli bir beyin göçü olduğundan, GÜ'den başka ülkelere göçle kaybedilen nitelikli emeğin telafisi mümkündür.
"Beyin gücü"-"Beyin göçü"
Beyin gücünden kastedilen, bireyin sahip olduğu emeğin niteliğidir, bazı kişilerin deyişiyle, emeğin "beşeri sermaye"si. Bu nitelik, bireyin okulda aldığı resmi eğitim, yaşadığı çevresinden aldığı gayrı resmi eğitim ve yaşamında kazandığı deneyimlerin, kişisel beceri/ yetenekleri tarafından yoğrulup, özümsenmesiyle oluşur.
Beyin göçü ise belli niteliklere sahip işgücünün doğal ortamından kopup, başka bir yere göç etmesiyle ortaya çıkar. Göçten sonra emeğin niteliğinden yararlanan çevre, artık "doğduğu yer" değil, "doyduğu yerdir".
Beyin göçü, bir ülke içinde bir yöreden başka bir yöreye göç şeklinde olabileceği gibi bir ülkeden başka bir ülkeye göç şeklinde de olabilir. Bu yazının ana konusu, ikinci tür olanıdır, yani beyin gücünün başka ülkelere "gönüllü göçü", özellikle de gelişmekte olan ülkelerden (GOÜ), gelişmiş ülkelere (GÜ) yapılan göç. Sıfır nitelikli emek olmadığına göre, her kişinin bir bilgi-beceri düzeyi vardır. Bu nedenle göç eden herkesin emeği az veya çok niteliklidir. Ancak, burada araştırmaya esas olan, en az lise seviyesinde veya daha üstü bir eğitim almış kişilerin küresel göçü ve bu göçün büyümeye etkileridir.
Beyin-gücü (emeğin niteliği=beşeri sermaye) neden önemlidir?
Bir ülke ekonomisinin, daha doğru bir ifadeyle ülkedeki firmaların, rekabet edebilmesi, gelişip büyüyebilmesi, uluslararası piyasalarda söz sahibi olabilmesi, verimliliğini ve kârlılığını arttırabilmesi için fiziksel yatırım gereklidir, ama yeterli değildir. (Nitelikli) işgücü olmadan üretim de olmaz. Ekonomik açıdan başarılı olabilmenin en önemli ve etkin yolu, yapılacak üretimin gerektirdiği nitelikte beceri ve bilgiye sahip işgücüne sahip olmaktır. Başka bir deyişle, firmaların uzun vadede başarısı, sahip olunan insan gücü kaynaklarının nitelikleri ve miktarı ile yakından ve doğrudan ilişkilidir. Nitelikli işgücü olmadan ne ülke ekonomisinin ne de firmaların, uzun vadede sürdürülebilir bir başarıyı yakalayabilmesi olası değildir.
Eğitimli (nitelikli) işgücünün, gelişmişlik ile ilişkisini Çizelge:1-1'e bakarak görmek mümkündür. Çizelge, OECD ülkelerinde 25-64 arası nüfusun aldıkları eğitime göre dağılımını göstermektedir. Kişi başı ortalama geliri en düşük OECD ülkesi olan Türkiye'de ilköğretim veya daha altında eğitim almış olanların oranı yüzde 77 iken, bu oran Almanya'da yüzde 16, ABD'de yüzde 14'tür. Buna karşın, yüksek öğrenim sahibi kişilerin oranı Türkiye'de sadece yüzde 8 iken, Almanya'da yüzde 23, ABD'de yüzde 33'tür. Sayısal açıdan var olan bu uçurumun yanı sıra, işgücünün nitelik düzeyleri arasındaki farklar da çok önemlidir.
Beyin göçünün nedenleri ve boyutu
Beyin göçünün birçok nedeni olabilir. Beyin göçü, geçici bir süre için eğitim almak ve deneyim kazanmak amaçlı olduğu zaman, göç veren ülke ekonomisine zarar bir yana, çok yararlı olduğu söylenebilir. Çünkü, geçici olarak göç eden kişiler, belli bir süre sonra daha deneyimli ve bilgi-beceri açısından daha donanımlı olarak geri gelecekleri için, ülkelerinin bilgi havuzuna önemli katkılarda bulunma potansiyeline sahiptirler. Bilgi, paylaştıkça artma özelliğine sahiptir. Bilgi havuzu ne kadar büyürse, bilgiden yararlanma potansiyeli de o kadar büyük olur.
Çizelge:1-1 OECD Ülkelerinde 25-64 Yaş Grubu Nüfusun Tamamladıkları Eğitim Kademelerine Göre Dağılımı, 1995, %
Kaynak: DPT, 2001, "Ortaöğretim: Genel eğitim, meslek eğitimi, teknik eğitim": Özel İhtisas Komisyonu Raporu: s.5, Çizelge-2.
Ancak, geçici göç olgusunun daha çok GÜ arasında yaşandığını biliyoruz. Örneğin, 1990-91 yılında bilim ve teknoloji alanlarında doktora sahibi olan Hindistan vatandaşlarının yüzde 79'u, Çin vatandaşlarının ise yüzde 88'i, 1995 yılında hala ABD'de çalışmaktaydılar. Oysa, doktoralı Korelilerin yüzde 11'i, Japonların ise yüzde 15'i 1995 yılında hala ABD'de çalışmaktaydılar. 2000 yılında, yaklaşık 1,500 yüksek nitelikli Hindistanlı ABD'den, ülkesine geri geldi. Ama her yıl bu rakamın 30 kattan fazlası ülkesini terk etmektedir (Cervantes-Guellac, 2002). Göç veren ülke, GOÜ olduğunda, geçicilik, yerini kalıcılığa bırakma eğilimindedir.
GOÜ'den, GÜ'e "kalıcı" amaçlı göçün birçok nedenleri vardır. Bunların başlıcalarını şöyle sıralayabiliriz:
-
İşsizlik
-
Daha yüksek bir yaşam standardına kavuşmak arzusu.
-
Eğitime uygun iş bulamamak.
-
Yapılan işin takdir edilmemesi.
-
Kötü çalışma koşulları.
-
Araştırma yapamamak.
-
Siyasal sorunlar (etnik dışlanma, siyasal istikrarsızlık, vb.).
-
Yolsuzluklar.
Yukarıda sayılan gönüllü göç nedenlerinden en önde gelenleri ilk ikisidir; işsizlik ve daha iyi bir yaşam standardı elde etmek. Bu durumda, GÜ ile GOÜ arasında gelir ve refah uçurumu varlığını sürdürmeye devam ettikçe, "ekonomik amaçlı göç" de kaçınılmaz olacaktır.
GÜ'in beyin göçüne karşı yaklaşımı ilginçtir. GÜ kaynaklı iktisadi kuramlara göre, sermayenin ve işgücünün hareketliliği (mobilitesi) küresel kâr oranının ve işçi ücretlerinin arasındaki farkın kapanması, küresel refahın eşitlenmesi için gerekli önkoşullardandır. Ama gerçek ekonomik ilişkilerde hareketlilik serbestliğine sahip olan sadece sermayedir. Sermayenin küresel serbestliğinin daha da artması için sürekli olarak GOÜ'e çeşitli yollardan baskılar yapılır. Ama iş işgücünün serbest hareketliliğine gelince birden her şey değişiverir. Bırakın işgücünün serbest dolaşımını, gezi amaçlı olarak bile serbest dolaşım kısıtlanır. Türkiye buna çok iyi bir örnektir. AB-adayı olan Türkiye pasaportlu kişiler, AB ülkelerinde seyahat amaçlı turist vizesi bile almakta zorlanmaktadırlar.
Diğer taraftan, GÜ "çifte standart" uygulayarak, sahip olmayı arzu ettikleri "nitelikli işgücünü" (beşeri sermayeyi) kendi ülkelerine çekebilmek için istedikleri zaman çok esnek ve teşvik edici göç politikaları uygulayabilmektedirler. Örneğin. ABD Kongre'si, 2000-2003 arasında "yüksek nitelikli işgücünün" ABD'de geçici olarak çalışması için gerekli H1B vize adedini 115,000'den 195,000'e çıkarmıştı. 1990'lı yılların başından beri 900,000 civarında yüksek nitelikli işgücünün Hindistan, Çin, Rusya, Kanada, Britanya, Almanya gibi ülkelerden ABD'ye göçüne izin verildi (Cervantes-Guellec, 2002). Almanya, 2000'li yıllarda, bir çeşit "yeşil-kart" projesiyle on binlerce nitelikli işgücünü ülkesine çekme gayreti içinde. Avustralya-Kanada gibi ülkeler zaten belli bir göç politikası uyguluyorlar. Bu arada İngiltere de, benzer bir göç programı çerçevesinde nitelikli beyinleri ülkesine çekmeye çalışıyor.
Çizelge:1-2, seçilmiş 12 OECD ülkesinde göç ederek gelmiş insanların sayılarını ve toplam nüfusa oranlarını göstermektedir. 1988 yılında 42 milyon civarında olan göçmen nüfus, 1998 yılında yaklaşık 54 milyona çıkmıştır. Göçmen nüfusun, toplam nüfus içinde en yüksek oranlarına Avustralya ve Kanada gibi bilinen göçmen ülkeleri yanı sıra İsviçre'de rastlanmaktadır. Göçmenlerin büyük bir kısmı diğer OECD ülkelerinden gelmektedir. Ama göçmenlerin sadece yüzde 10'unun GOÜ'den geldiğini varsaysak bile, bu bize 1998 yılında 12 OECD ülkesinde yaklaşık 5.4 milyon GOÜ kökenli insanın olduğunu göster ki bu, GOÜ açısından, hiç de küçümsenmeyecek bir rakamdır.
Çizelge: 1-2 12-OECD Ülkesinde Yabancı veya Yabancı Kökenli Nüfus
|
Bin
1988
|
Kişi
1998
|
Toplam Nüfusa
1988
|
Oranı %
1998
|
ABD
|
19,787
|
26,300
|
7.9
|
9.8
|
Almanya
|
4,489
|
7,320
|
7.3
|
8.9
|
Avustralya
|
3,753
|
3,908
|
22.3
|
21.1
|
Avusturya
|
344
|
737
|
4.5
|
9.1
|
Belçika
|
869
|
892
|
8.8
|
8.7
|
Birleşik Krallık
|
1,821
|
2,207
|
3.2
|
3.8
|
Fransa
|
3,714
|
3,597
|
6.6
|
6.3
|
Hollanda
|
624
|
662
|
4.2
|
4.4
|
İsveç
|
421
|
500
|
5.0
|
5.6
|
İsviçre
|
1,007
|
1,348
|
15.2
|
19.0
|
Japonya
|
941
|
1,512
|
0.6
|
1.2
|
Kanada
|
4,343
|
4,971
|
16.1
|
17.4
|
Toplam
|
42,113
|
53,954
|
|
|
Kaynak: J.Coppel- J.C.Dumont- I.Visco, 2001, Trends in Immigration and Economic Consequences: OECD-Working Paper No:284, s. 10, Çizelge:2
Çizelge:1-3, bazı OECD ülkelerinde yüksek eğitimli, yetişkin göçmen ve yerli nüfusun, toplama oranlarının göstermektedir. ABD'deki yüksek eğitimli göçmen nüfusun, toplam göçmen nüfusa oranı yüzde 41'e yakın iken diğerlerinde bu oran çok daha düşüktür. Bu durum, yüksek eğitimli nüfusun en çok tercih ettiği ülkenin ABD olduğunu ortaya koymaktadır.
Çizelge: 1-3 Bazı OECD Ülkelerinde Yetişkin Yüksek Eğitimli Nüfusun Oranları, 1995-1998 ortalaması, %
|
Göçmen*
|
Yerli **
|
ABD (25 yaş ve üstü)
|
40.9
|
49.3
|
Almanya
|
14.4
|
24.6
|
Fransa
|
13.6
|
21.1
|
İtalya
|
14.6
|
9.3
|
Birleşik Krallık
|
20.2
|
23.7
|
Kanada (25-44 yaş arası)
|
22.9
|
16.6
|
İsveç
|
27.7
|
29.3
|
Kaynak: J.Coppel- J.C.Dumont- I.Visco, 2001, Trends in Immigration and Economic Consequences: OECD-Working Paper No:284, s. 11, Çizelge:3
* Toplam göçmen nüfusun yüzdesi
** Toplam yerli nüfusun yüzdesi
Küresel beyin göçünün etkileri
Küresel beyin göçünün, göç alan ve göç veren ülke ekonomilerine değişik etkileri olur. Şimdiki haliyle küresel beyin göçünün GOÜ ekonomileri aleyhine, GÜ, özellikle de ABD ekonomisi lehine olduğu bir gerçektir. Çünkü, nitelikli emek göçü alan ülkeler hiçbir yetiştirme maliyetine katlanmadan eğitilmiş ve ihtiyaçları olan işgücüne kavuşmaktadırlar. Diğer bir deyişle GÜ, hiçbir bedel ödemeden GOÜ'in en değerli üretim kaynaklarını kendi ülkelerine transfer etmektedirler. Gerçi göç sonrası, göç alan ülkede bazı sosyal-kültürel adaptasyon sorunları yaşanıyor. Ama bunlar aşılamayacak sorunlar değildir, özellikle nitelikli emek göçü söz konusu olduğunda. GÜ arası göçün ise, genelde ABD lehine olmasına karşın, büyük oranda geçici olması özelliğiyle zarar bir yana, faydalı olduğu bile söylenebilir. Çünkü, göçmenler daha donanımlı olarak ülkelerine dönmektedirler.
Küresel açıdan bakıldığında, göç veren GOÜ'in kayıpları büyüktür. Ama göçün, göç veren ülke açısından bazı olumlu etkileri de yok değildir. Şimdi kısaca, GOÜ açısından beyin göçünün olumlu-olumsuz etkilerini inceleyeceğiz.
Beyin göçünün olumsuz yanları
GOÜ'den beyin göçünün temel olumsuzluklarını iki ana başlık altında toplamak mümkündür.
1. Beyin-gücü yetiştirme (eğitim) maliyeti
Eğitim amacıyla yapılan yatırımlar yakından incelendiğinde ortaya ilginç bir tablo çıkar. GÜ, genellikle, eğitim sorununu çok uzun yıllar önce çözmüşler. işgücünün neredeyse tamamı okur-yazar, önemli bir kısmı da çağdaş üretim ilişkilerinin gerektirdiği bilgi ve beceriye sahip kişilerden oluşur. Henüz eğitimlerini sürdüren, öğrenci grubuna bakıldığında ise, okullaşma oranının yüzde 99-100 olduğu, yüksek eğitim gören kişilerin oranının ise oldukça yüksek olduğu görülür.
GOÜ'de ise eğitim durumu çok farklıdır. Gerçi GOÜ homojen bir yapıya sahip değiller, ama işgücünün nitelik düzeyi, hepsinin ortak sorunudur. Bazı ülkelerde okur-yazar olmayanların oranı büyük bir sorunken, bazılarında mesleki eğitimli kişilerin sayısı yetersiz, hemen hemen hepsinde ise verilen eğitimin kalitesi, çağdaş üretim ilişkilerini karşılamaya yetmeyecek düzeydedir.
Birçok sorunlarla boğuşmak zorunda olan GOÜ, kıt kaynaklarının bir kısmını gelecek nesilleri yetiştirmek amacıyla eğitime ayırmak zorundadır. Bilindiği gibi, bir kişinin okul öncesi eğitimden başlayarak lise veya yüksek öğrenimini tamamlayıncaya kadar geçen eğitim süresi için büyük yatırımlar gerekir. Normal veya mesleki lise eğitimi tamamlanıncaya kadar, kişiler en az 17-18, yüksek öğrenim tamamlanıncaya kadar da en az 21-22 yıl boyunca genellikle salt tüketicidirler ve bu esnada üretime hiç değilse bile çok az katkıları olur. Türkiye'de yapılan bir araştırmaya göre, okul öncesi eğitim amaçlı öğrenci başına harcama 171 Dolar iken, genel lisede bu rakam 1,240 Dolara, mesleki-teknik lisede 1,471 Dolara, yüksek öğrenimde ise 3,428 Dolara yükselmektedir (Çizelge: 15-4).
Türkiye'de olduğu gibi, okul öncesi eğitimin bir yıl, ilköğretimin 8, lisenin 4, yüksek öğrenimin de 4 yıl olduğunu varsayarak bir hesap yapacak olursak, bir öğrenciye lise bitene kadar yapılan eğitim yatırımı en az 9,115 Dolar, yüksek okul bitene kadar yapılan eğitim yatırım? ise en az 22,827 Dolardır. Bu rakamlara doğumdan, okul bitene kadar yapılan sağlık, beslenme, giyinme gibi masraflar dahil değildir. işte bu kadar büyük yatırımlar yapılan kişiler, küresel göç nedeniyle GOÜ için ciddi bir kayıp oluştururken, GÜ bu kaynaklara hiçbir masraf yapmadan sahip olabilmektedirler. Eğer GÜ aynı eğitimi kendi ülkelerinde verselerdi, eğitim maliyetleri çok daha yüksek olacaktı. Dolayısıyla, GÜ'in küresel beyin göçünden eğitim maliyeti kazancı, GOÜ'in kayıplarından çok daha yüksektir (bak. Çizelge:15-5).
Çizelge: 15-4 Eğitim Kurumlarına Göre Öğrenci Sayısı ve Harcama 2003-2004
|
Öğrenci sayısı
|
Öğrenci başına
harcama $
|
Okul öncesi eğitim
|
358,499
|
171
|
İlköğretim
|
10,479,538
|
498
|
Genel lise
|
1,963,998
|
1,240
|
Mesleki ve teknik lise
|
1,050,394
|
1,471
|
Fakülte ve yüksek okul
|
1,841,546
|
3,428
|
Kaynak: DİE, Türkiye İstatistik Yıllığı-2004; s.103 ve 110'daki Çizelgeler: 6.2 ve 6.9'dan yararlanılmıştır.
Türkiye'de öğrenci başı yüksek eğitim maliyeti 3,428 Dolar olarak görünmektedir. Oysa, beyin göçüne tabi olan yüksek öğrenim sahibi kişilerin bir kısmı yurt dışında eğitim almış kişilerdir ve dolayısıyla öğrenci başına eğitim maliyeti çok daha yüksektir. Örneğin, yüksek öğrenim için en çok tercih edilen ülke olan ABD'de bir öğrencinin yıllık okul maliyeti ile yıllık kişisel giderleri toplamı yaklaşık 20-25,000 Dolar civarındadır. Dolayısıyla, yurt dışında eğitim aldıktan sonra ülkesine geri gelmeyen öğrencilerin, göç veren ülkeye maliyeti, ülke içindeki maliyetten çok daha yüksektir.
Çizelge: 15-5 İsveç'te Eğitim Harcamaları 1997 *
|
Öğrenci başına
harcama $
|
Okul öncesi eğitim
|
3,287
|
İlköğretim
|
5,189
|
Lise ve dengi
|
5,643
|
Fakülte ve yüksek okul
|
13,168
|
Kaynak: OECD, 2000, Investing in Education, s.159, Çizelge:21
* Satın-alma gücü paritesine göre.
2. Potansiyel üretim kaybı
Beyin göçünün ekonomik kalkınma açısından en olumsuz etkisi, üretimin en önemli girdisi olan nitelikli işgücü kaybıdır. Yeterli sayı ve nitelikte işgücü yoksa, çağdaş üretim teknolojilerini etkin kullanmak, uluslar arası piyasalarda rekabet edebilecek ürünler üretmek mümkün olmayacaktır. Nitelikli işgücü olmadan, nitelikli üretim de gerçekleştirilemez.
Varsayalım sihirli bir değnekle sanayileşmiş bir ülkedeki, örneğin Almanya'daki tüm üretim tesislerini bir anda Türkiye'ye aktarmamız mümkün olsun. Türkiye'deki işgücünün sayısal ve niteliksel özellikleriyle, Türkiye'nin üreteceği ürünlerin miktarı ve kalitesi, Almanya'nın ürettiği ürünlerin miktar ve kalitesi düzeyinde olabilir miydi?
Sorumuzun yanıtı ne yazık ki HAYIR olacaktır. Türkiye'deki işgücünün bilgi ve beceri düzeyi, Almanya'daki işgücünün seviyesine çıkana kadar, varsayımsal olarak transfer ettiğimiz üretim tesislerinden elde edilen üretimin miktar ve kalitesi daha düşük olacaktır. Bunun nedeni Türk insanının daha yeteneksiz olması değil, Alman işgücünün eğitim düzeyinin yüksek olmasıdır.
Bu basit örnekten şu sonuca varırız; özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde insan gücünün eğitimine yapılan yatırımlar son derece önemli ve kalkınmanın vazgeçilmez bir unsurudur. Gelişmekten vazgeçmeden bu tür yatırımlardan vazgeçilemez. Küresel rekabetin en önemli unsuru insana yapılan yatırımdır. Ama, GOÜ bu en değerli üretim girdilerinin bir kısmını göç nedeniyle GÜ'e kaptırmakta, GÜ'in refah artışına katkı yaparken, kendileri mağdur olmakta, adeta bindikleri dalı kesmektedirler. GOÜ'den göç eden her nitelikli işgücü, aynı zamanda "potansiyel" üretim kaybıdır.
Beyin Göçünün olumlu yanları
Olumsuz yanları yanı sıra, beyin göçünün GOÜ'e bazı olumlu katkıları da vardır. Aşağıda bunları kısaca inceleyeceğiz.
1- İşçi dövizi transferleri
Göç veren ülkenin en çok fayda sağladığı alan olarak işçi gelirlerinin bir kısmının transferinden kaynaklanan döviz gelirleri sayılabilir.
Çizelge: 15-7 Bazı Ülkelerin İşçi Döviz Gelirleri, 1998
|
İşçi döviz transferleri
Milyon ABD $
|
Mal ve hizmet ihracatı gelirinin yüzdesi
|
Arnavutluk
|
452
|
153.5
|
Ürdün
|
1,543
|
42.5
|
Bangladeş
|
1,600
|
27.3
|
Mısır
|
3,370
|
26.9
|
Nikaragua
|
200
|
26.3
|
Hindistan
|
9,453
|
20.7
|
Fas
|
2,011
|
20.2
|
Jamaika
|
659
|
19.5
|
Yunanistan
|
2,816
|
18.9
|
Dominik Cumhuriyeti
|
1,326
|
17.7
|
Sri Lanka
|
999
|
|
abd ekonomi büyük ekonomik GOÜ ekonomileri aleyhine GÜ Iraklı göçmenler kıtlığı da buna eklenince milyan Iraklı evini terketti sosyal yük getiriyo Suriye’ye Yüzyılın en büyük göçü Şimdiki haliyle küresel beyin göçünü
|
|
|
|